13 Haziran 2011 Pazartesi

PETERGOF SARAYI




Saint petersburgda kesinlikle gorulmesi gereken ilk yer bence. Moskovada denize hasret gecirdigim gunlerden sonra bu ulke sinirlari icinde deniz gormek beni cok duygulandirdi ;) cok ozlemisim.. Ama nerde bizim denizimiz nerede Baltik denizi..








.



Dünyanın en görkemli bahçeleri (1200 hektar büyüklüğünde) arasında yer alan sarayın önünde 64 çeşme, 37 yaldızlı bronz heykel ve 142 fiskiye bulunmaktadır. Peterhof Sarayı"nın bahçeleri gerçekten görülmeğe değer






Petro Alekseyeviç'nun yazlık olarak kullandığı saraydır. 1714'de Petro tarafından Saint Petersburg'da inşa ettirilen saray, mimarisi ile tüm dünyada sayılı saraylar arasındadır. Bahçeleri, çeşmeleri ve şelaleleri ile kusursuz güzelliktedir. Saray ikinci dünya savaşında hasar görsede, aslına uygun olarak restore edilmiştir



Asagidaki resm ise Vlademir Putinin sarayina ait Petergof sarayina cok yakin mesafede.

11 Haziran 2011 Cumartesi

SAINT PETERSBURG











Iki gunluk bir gezi insana bu kadar mi kendini iyi hissettirir! Saint petersburgda bulunmak caddelerini gezmek insana kendini tarihin bir parcasiymis gibi hissettiriyor adeta... Cektigim butun kareleri sizinle paylasacagim ama once tarihinden biraz notlar aktarmak niyetindeyim.


Baltık Denizi kıyısında, Neva Nehri üzerinde 42 adaya yayılmış beş milyon nüfuslu St. Petersburg 1703’te Çar Petro tarafından kurulduğu günden bu yana ülkenin batıya açılan penceresi olmuş. Avrupa’nın en önemli kültür merkezlerinden biri olarak kabul edilen St. Petersburg’un önemli bir başka özelliği de, su kenti olması.



Şehrin en işlek caddesi olan Nevsky Prospekt


St. Petersburg hızla büyüyerek güzel ve görkemli bir kente dönüşmus. Büyük alanların çevresinde ve geniş caddeler boyunca katedraller, saraylar ve başka büyük yapılar yapılmis. Kentin en geniş caddesi olan, 3 kilometreden fazla uzunluktaki Nevski Bulvarı boyunca saraylar, kiliseler, mağazalar, tiyatro ve kahveler var. Genellikle Neva'nın kollarından birine ya da kanallara bakan güzel görünümlü pek çok köprü, park ve bahçe kenti süsluyor. Köklü bir kültür geleneğini yaşatan Leningrad birçok ünlü Rus bestecisi, yazarı, tiyatro ve bale sanatçısının adıyla birlikte anılıyor.

Her yıl haziran ayında Petersburg'un ünlü "Beyaz Geceler"i başlıyor. Gün boyunca hava yalnızca iki saat süreyle çok çok az kararıyor. Dostoyevski'nin ünlü romanı Beyaz Geceler işte böyle bir zaman diliminde geçiyor




Hermitage Müzesi

Çarların özel sanat koleksiyonlarına ev sahipliği yapan Hermitage Müzesi, hayatta en az bir kez görülmesi gereken bir mekan. Bu tarihi bina Çarlık döneminde Kışlık Saray olarak kullanılıyormuş. Bugün ise dünyanın en önemli müzelerinden biri. Müzenin öyküsü 1764 yılında II. Katerina'nın Berlin'den 225 parçalık çok değerli bir resim koleksiyonu getirmesiyle başlıyor. Takip eden yıllarda Saray'a değerli tablo alımı devam ediyor. Tablo koleksiyonunda Rembrandt, Leonardo da Vinci, Michelangelo, Van Gogh, Raphael, Renoir ve Picasso'nun eserleri yer alıyor. Koleksiyon zamanla heykel, gravür, silah, sikke,madalya, kitap ve arkeolojik eserlerle zenginleşmiş ve Hermitage Avrupa'nın en seçkin müzelerinden biri haline gelmiş.

Biz muzenin meydaninda gezerken bir taraftan haziranda gerceklestirilecek olan Sting konseri icin hazirliklar yapiliyordu.

Bu arada ben tarih derslerinden aklimda kaldigi kadariyla Osmanlilar 1.petroya deli petro diyorlarmis.Bu kadar harika bir kentin insasi icin hirslanip Avrupada iyi olan ne varsa ulkesine katmayi hatta en iyisi olmayi kendine ilke edinmis bir lidere neden "deli" lakabini yakistirmislar merak ettim ve su aciklamaya rastladim.Ne kadar dogru bilemem:


Büyük Petro' olarak bilinen Rus hükümdar, Rönesans ve ReformRusya'nın Avrupa'nın gerisinde kalmasını önlemiştir. Daha çok sıcak denizlere inme planlarından dolayı denizcilik ve gemicilikle ilgili incelemeler yapan Petro, şanından öte bir gemide en alt rütbede çalışarak ilginç kişiliğini ön plana çıkarmıştır. Osmanlılar bu yüzden Petroya 'Deli Petro' lakabını takmıştır fakat söz konusu Prut Savaşı'nda Osmanlı'nın karşısına büyük ve dayanıklı gemilerle gelince Deli Petro'nun adı Büyük Petro olarak anılmaya başlanmıştır.

8 Mayıs 2011 Pazar

ISTE BENIM GUNUM!




Sabahlari "anneee" diye mirildana mirildana beni uyandirmana
Karnin acken beni mutfaga goturup buzdolabini gosterip ac oldugunu anlatmaya calismana
Sabah mamani hazirladigimi gorunce oturma odasina kosup baby tv karsina gecip kendiliginden pusetine oturmana
Actigin kurcaladigin cekmece dolaplarini alacagini aldiktan sonra acik kalan cekmeceyi muhakkak kapatmaya calismana
Ne yiyorsam mutlaka onun tadina bakmak icin basimin etini yemene
Disari cikacagimizi anladiginda kapiya gidip acmaya calismana
Saklanbac oynamak icin beni gaza getirmeye calismana
Keyfin yerindeyse kendi kendine oyunlar icat edip sain sakin oynamana
Parkta ciglik atip oraya buraya kosturmana hic cekinmeden insanlara el sallayip sarilmaya calismana
Bana sinirlendigin zaman once vurup sonra "anneee!!" diye icin gider gibi sarilmana...BAYILIYORUUMMMM


Beni anne yapan ogluma ve en onemlisi benim oglum oldugu icin cok tesekkur ediyorumm.



]

2 Mayıs 2011 Pazartesi

zdrastviyti moskova! zdrastviyti sofia! ve zdrastviyti izleyicilerim!


Selamlar herkese?
Uzun Istanbul gunlarimizden sonra yine gorevdeyiz(!) Hamzanin rahatsizliklari benim soguk alginligim vize cikti cikmadi derken moskovadan bayagi ayri dustuk.
Umarim tekrarini yasamayiz da size buradan bol bol resimler ve bilgiler paylasmaya devam ederim.
Herkesi simdiden cok ozledim

Hamis: Hamza klavye tuslarini soktugu icin harfleri eksik yada duzgun yazamiyorum o yuzden mazur gorun

14 Ekim 2010 Perşembe

Hava 3 derece!


Havanin sogukluguna aldirmadan hergun parka cikiyoruz oglumla. Yoksa evde harp cikiyor. Buradakiler kar kis dinlemeden hergun muhakkak bebekleri gezmeye temiz havaya cikariyorlar. Biz de ayak uydurmak zorunda kaliyoruz. Yagis olmadigi surece no problem...

3 Silahsorler



Bu fotografi buraya koymadan edemedim. 3 pehlivan cikti meydane ucu de birbirinden sahaneee :)

27 Mart 2010 Cumartesi

İçimde bir sızı var...

İçimde bir sızı var
Göğsümde büyür anne
Koskoca bir şehirde
Yalnızım yine anne
Kavgalardan, küslüklerden
İki yüzlü dostluklardan
Yalanlardan, çalanlardan
Yoruldum artık anne
Bu şehir hüzün kokar
Kaybolmuş tüm sokaklar
Hepimiz yıldız gibi
Yalnızız yine anne